Akademik Sohbetler 16: Doğumunun 170. Yılında İsmail Gaspıralı Paneli Gerçekleştirildi

Akademik Sohbetler 16: Doğumunun 170. Yılında İsmail Gaspıralı

İstanbul Üniversitesi Türkiyat Araştırmaları Enstitüsü tarafından düzenlenen Akademik Sohbetler 16: Doğumunun 170. Yılında İsmail Gaspıralı başlıklı panel 24 Mart’ta Zoom Meeting üzerinden çevrimiçi olarak gerçekleştirildi.

İstanbul Üniversitesi Türkiyat Araştırmaları Enstitüsü Müdürü Prof. Dr. Mustafa Balcı’nın açılış konuşmasıyla başlayan paneli Türkiyat Araştırmaları Enstitüsünden Dr. Öğr. Üyesi Ayna Askeroğlu Arslan yönetti. Panelde Mimar Sinan Güzel Sanatlar Üniversitesi Öğretim Üyesi Prof. Dr. İsmail Türkoğlu “İsmail Gaspıralı ve Osmanlı Devleti”, Ankara Üniversitesi Öğretim Üyesi Prof. Dr. İbrahim Maraş “İsmail Gaspıralı’nın Günümüze Mesajları” ve Emel Kırım Vakfı Başkanı Zafer Karatay “İsmail Gaspıralı’nın Kırım Mücadelesine Etkisi” başlıklı konuşmalarını sundular.


Prof. Dr. Mustafa Balcı: “İsmail Gaspıralı’nın başlattığı Türk dünyasının hem uyanışı hem de birliği meselesi yarım kalmış veya yarım bırakılmıştır.”
İstanbul Üniversitesi Türkiyat Araştırmaları Enstitüsü Müdürü Prof. Dr. Mustafa Balcı, “İsmail Gaspıralı’yı 170. doğum yılı münasebetiyle analım istedik. Çünkü onun başlattığı Türk dünyasının hem uyanışı hem de birliği meselesi yarım kalmış veya yarım bırakılmıştır. Gaspıralı’nın sadece eğitim ve gazete yoluyla açtığı o mücadele bugün çok daha farklı yönlerle bize hizmet alanı olarak önümüzde duruyor.” dedi.


Prof. Dr. İsmail Türkoğlu: “İsmail Gaspıralı’nın İstanbul’da bir Müslüman kongresi toplamak gibi bir hayali vardı.”
Mimar Sinan Güzel Sanatlar Üniversitesi Öğretim Üyesi Prof. Dr. İsmail Türkoğlu konuşmasında şu konulara temas etti: “İsmail Gaspıralı’nın hayatını ancak başkalarının yazdığı eserlerden derleyip toparlayabiliyoruz. Gaspıralı, 1894’te matbaasında bastığı kitapları alarak İstanbul’a geliyor ve Sultan Abdülhamit’e bir dilekçe sunuyor: Diyor ki ‘Padişahım, ben kulunuz Petersburg’da bir matbaa kurdum. Orada kitap basıyorum. Gördüğünüz gibi size takdim ediyorum. Müslümanlığın kalkınması ve bilinçlenmesi için gayret sarf ediyorum.’ 1907’de İsmail Gaspıralı’nın İstanbul’da bir Müslüman kongresi toplamak gibi bir hayali vardı. Dönemin hükümetine ve sadrazamına dilekçe yazıyor fakat ne saraydan ne sadrazamdan cevap geliyor. Sultan Abdülhamit bu fikre maalesef sıcak bakmıyor. Bunun üzerine Kahire’ye gidiyor. Kahire’de bu kongreyi düzenlemek istiyor fakat burada da gerçekleştiremiyor. 1911’de İsmail Gaspıralı’yı tekrar İstanbul’da görüyoruz. İstanbul’da okuyan Kırım Tatarları ‘Gaspıralı sen çok yaşa!’ diye bağırıyorlar ve Tarabya’da Rus vapurunu karşılıyorlar.”


Prof. Dr. İbrahim Maraş: “Gaspıralı, büyük bir ceditçilik hareketinin içerisindeydi.”
Ankara Üniversitesi Öğretim Üyesi Prof. Dr. İbrahim Maraş konuşmasında şu konulara temas etti: “Gaspıralı, büyük bir ceditçilik hareketinin içerisindeydi. Gaspıralı usûl-ı cedit dediğimiz kendisinden önce başlayan bir hareketin bu kez eğitime yönlendirilmiş ikinci bir hareketin başlatıcısıdır. Gaspıralı, ‘Bir milletin terakkisi de uyanışı da maarif yolu ile olur.’ der. Gaspıralı dünyayı idealist bir zihinle gerçekçi okuyan bir insandır. Ütopik bir hayalperestliğe izin vermez. Gaspıralı eğer gazetesinde bir milletten bahsediyorsa eğitim ve ekonomik faaliyetlerinden bahseder ki Müslümanlar ibret alsın. Onun hedefi eğitimde büyük bir reform gerçekleştirmektir. Bunun içinde hem okuma yazma hem de ana dil merkezli ortak bir dil vardır. Tatar bölgesinde özellikle İdil-Ural’daki birçok zengin ve tüccar Gaspıralı ve medreseye tarihte görülmemiş bir şekilde yardımda bulunuyor. Gaspıralı’nın ilkesi şudur: ‘Maarifte yenileşirseniz, reform yaparsanız bunu her alanda becerebilirsiniz.’ Özellikle Türkçe konuşan toplumların millî kimliklerinde hem Müslüman hem de Türkçeden mütevellit ortaya çıkan kültürel kimlik vardır.”
Prof. Dr. Maraşlı konuşmasına şu sözlerle son verdi: “Gaspıralı ve ceditçiler Türk dünyasında dinî ve dünyevi mektepleri bir araya getirmeye çalıştı. Usûl-i cedit mektepleri hem dinî eğitim veren hem de modern fen bilimleri eğitimi veren okullardı. Dolayısıyla din dilini de Türkçeleştirdiler, dini Türkçe üzerinden okutmaya başladılar. İlk kez Türkçe hutbeler ceditçiler sayesinde bu coğrafyada okundu. Gaspıralı aslında büyük bir taassubu yıkmıştı.”


Zafer Karatay: “Gaspıralı, sorgulayan, düşünerek hareket eden iyi bir analizci ve gözlemcidir.”
Emel Kırım Vakfı Başkanı Zafer Karatay konuşmasında şu konulara temas etti: “İsmail Gaspıralı, çevresindeki milletini seven, dünyayı sorgulayan, düşünerek hareket eden iyi bir analizci ve gözlemcidir. Çok kararlı, sabırlı ve inatçı birisidir. Gaspıralı’dan ilham alınacak çok şey vardır ve iyi bir biyografisinin yazılması gerektiğini düşünüyorum. 1991’de İsmail Gaspıralı’nın 140. doğum yıl dönümüydü. Türkiye’den 44 kişi Kırım’a konferansa gittik. Bu, tarihî bir konferanstı. İlk defa İsmail Gaspıralı’nın Zincirli medresede olan ve o sürgünle beraber yok edilen mezarı yerine sembolik bir taş dikildi ve daha sonraki yıllarda onun kabri yapıldı. Bu durum Gaspıralı üzerindeki çalışmaları hızlandırdı ve Kırım’daki insanlara büyük bir cesaret verdi. Aynı yıl Kırım Tatar Kurultayı kuruldu. Günümüzde ‘Dilde, fikirde, işte birlik’ şiarının gerçekleşmesi lazım. İsmail Gaspıralı ile ilgili iyi senaryolar yazılarak onun hayatını anlatan iyi bir film yapılması gerekir. Eğer bu Türk dünyasında Sovyetlerin yaptığı ayrıştırma ve bölme politikalarının izlerini yok etmek istiyorsak onlara Yusuf Akçura’yı, İsmail Gaspıralı’yı, Ali Merdan Topçubaşı’nı, o dönemdeki bütün aydınları kahraman olarak tanıtmak ve aşılamak lazım.”
İstanbul Üniversitesi Türkiyat Araştırmaları Enstitüsü tarafından düzenlenen “Akademik Sohbetler 16: “Doğumunun 170. Yılında İsmail Gaspıralı” etkinliği, konuşmacıların katılımcılardan gelen soruları yanıtlamaları ile son buldu.

Haber: Emine TEMEL
Türkiyat Araştırmaları Enstitüsü